
UZMAN PSİKOLOJIK DANISMA
Anksiyete
Anksiyete nedir?
Sinir sistemimiz bizim bilinçli kontrolümüzün dışında, alt beynimiz tarafından yönetilir. Kalp atışlarımızı, nefes alışımızı, organlarımızın, damarlarımızın, hormonlarımızın ve farkında olmadığımız tum beden fonksiyonlarının faaliyetlerini düzenler.
Amacı bizi hayatta tutmaktır Kendi başına çalışan bir radar gibidir. Çevreyi tarar ve olası tehdit unsurlarını arar.
Tehlike altında olduğumuzu algıladığı zaman beynimiz savunma modunu faaliyete geçirir ve biz bunu vücudumuzda hissederiz. Zihnimizin çalışması hızlanır, dikkatimiz negatiflere odaklanmaya baslar, duygusal yapımız gerilir.
İşin puf noktası, bu radarın ayarı her zaman doğru olmayabilir. Hayatimizi tehdit etmeyen durumlarda dahi bazen faaliyete geçer. Sosyal zorluklar, maddi sıkıntılar, ilişkiler ili ilgili duygusal korkular da bu sistemi aktive edebilir. Maalesef gerekli olmayan durumlarda istem dışı geriliriz. Bu duruma anksiyete adi verilir.
Son 10- 15 senede kaygı bozuklukları kategorisindeki rahatsızlıklar, daha önce eşi benzeri görülmemiş bir hızda ve yoğunlukta hayatımıza girmiş bulunmaktadır.
Tanı
Bu rahatsızlıkların belirtileri kendilerini 3 ana şekilde şekillerde gösterirler:
1. Zihinsel Belirtiler
-
Odaklanmakta zorluk
-
“Alarmda olma” hissi
-
Donma, donakalma, karar vermekte ya da verilen kararları uygulamakta zorluk
-
İlişkilere yansıyan gerginlik, sinir, sabırsızlık, tolerans azalması
-
İşte konsantrasyon bozukluğu, çabuk yorulma
2. Fiziksel belirtiler,
-
kalp çarpıntısı
-
göğüs sıkışması
-
nefes darlığı
-
uyku bozuklukları (uykuya dalmakta, uykuyu devam ettirmekte zorluk. Sabahları uyanabilmekte zorluk, uykuda çene kasılması, sürekli uykusuzluk hissi)
3. Duygusal Belirtiler:
-
Henüz olmamış olaylar konusunda negatif beklentiler
-
İnsan ilişkilerinde “onaylanmayacağım, yeterli değilim” korkusu.
-
Hayatin tum alanlarına yayılmış genel bir vahamet, panik hissi.
-
“Panik Atak” yaşama korkusu
Anksiyetenin Seviyeleri
Anksiyete kendisini farklı seviyelerde gösterebilir. Hafif seviyelerde insan genel tedirginlik hissi yasayabilir, ya da olaylara kaygı, endişe ile yaklaşma eğilimi gösterebilir.
Üstüne eğinilmediği zaman anksiyete ilerleyebilir ve daha fiziksel belirtiler göstermeye başlayabilir: Kalp çarpıntısı nefes darlığı göğüs sıkışması baş dönmesi gibi belirtiler kişinin hayatını zorlaştırmaya baslar.
Gene ilgilenilmediği takdirde ilerleyen safhalarında anksiyete hayatın farklı alanlarına yayılabilir ve kişi kendisini sürekli kaygılı hissettirmeye başlayabilir. Böyle durumlarda kişi kendini yorgun hisseder; çünkü uzun süre devam eden kaygı duygusu metabolizmayı fazla hızlı çalıştırmaktadır. Bu konsantrasyon bozukluğuna sebep olur. Kişi ilişkilerine, işine kendini vermekte zorlanır. Çare bulunmadığı takdirde kişinin hayat kalitesi azalmaya başlar.
İlerleyen anksiyete vakası her insanda farklı şekilde ortaya çıkar. Bazen yükseklik korkusu, kapalı alan korkusu, uçak korkusu gibi özel vakalara dönüşür. Ya da başka insanlar tarafından onaylanmama korkusu, toplum içine karışmada zorluk gibi sosyal alanlarda kendisini gösterebilir. İlgilenilmediği zaman anksiyete kişinin özgürlüğünü kısıtlamaya ve hayat kalitesini bozmaya başlar.
Anksiyetenin Sebepleri
Sorunun ana kaynağını düz mantıkla tek bir sebebe bağlamak doğru olmaz. Bu genel kaygı hissi geçmişimizde yaşadığımız stresli olaylardan veya ilişkilerden kaynaklanıyor olabilir. Bizi zorlayan olayların/ilişkilerin akabinde yeterli destek görememiş; duygusal/fiziksel yaralarımızı saramadan hemen hayata geri dönmek zorunda kalmışsak bunun bedelini TSSB (Travma sonrası stres bozukluğu) ile ödüyor olabiliriz. Obsesif düşünceler ya da davranışlar, duygusal donukluk ya da genel gerginlik gibi belirtilere sebep olabilirler.
Sinir sistemimizin artık bize alarm verecek hallere gelmesinin altında genelde birden fazla sebep yatar. Genetik faktörler, yaşadığımız travmatik olayların zihnimizde ruhumuzda bıraktığı izler, uzun süren zorlu hayat şartları bütün bu belirtilere sebep olan durumlardan sadece birkaçıdır.
Genelde anksiyeteyi yaratan sebepler yok olsa dahi sinir sistemimiz gergin kalmaya devam etme eğilimi gösterebilir. Evet gerginliğin faydalı olduğu anlar olabilir fakat uzun süren anlamsız gerginlik vücudumuz ve zihnimiz üzerinde olumsuz etkiler yaratmakta gecikmez.
Tedavi
Anksiyete ile mücadele etkili olduğu ispatlanmış çeşitli tedavi yöntemleri bulunmaktadır. Konuyla ilgili bir uzmana ile konuşmaya başlamak problemin ne olduğunu ne olmadığını netleştirip ve görülür hale getirir. Kaygıyı yaratan sebepler ile ilgi çözümlerin bulunması ve Tamamen iyileşmek biraz süre alabilir. Fakat doğru psikoloğun yönlendirmesiyle iyileşme sürecini başlatmak mümkündür.
İlaç bazı vakalarda gereklidir ve sinir sistemini geçici de olsa rahatlatmaya faydalı olabilir. Kış, bu sayede hayata karşı daha sakin bir duruş sergileyip problemleri hakkında strateji belirleyebilir. Bazı vakalarda ise ilaç kullanımına gerek kalmadan doğru anlayış ve doğru yöntemlerle konuya çözüm bulabilmek mümkündür.
Öncelikle kendi sinir sistemimizi tanımamız, bizden bağımsız çalıştığını idrak etmemiz ve hangi durumlara nasıl tepkiler verdiğini anlamamız esastır. Ondan sonra stratejiler geliştirebiliriz.
-
Gerilmiş olan bir sistemi nasıl rahatlatırız?
-
Bizi zorlayacağını düşündüğümüz durumlara nasıl hazırlanırız?
-
Tekrar ayni durumları yasamamak için nasıl önlemler alabiliriz?
-
Sinir sistemimizin bize verdiği sinyalleri nasıl tanıyıp yorumlayabiliriz?
-
Benzer sıkıntıları yasayan insanları anlayıp onlarla ilişkilerimiz nasıl yönetiriz
Bunlar ve benzeri soruların cevapları terapi suresince konuya aşinalık kazandıkça ortaya çıkacaktır. Amacımız kendi hayatimizi sebebini bile anlamadığımız duygusal/zihinsel dalgalanmalardan arındırıp kendi kontrolümüze almaktır.



